Page 100 - SEV_Junior_Ocak_2012

Basic HTML Version

“Hangi kitap?” dedi. Hayatımın sorusu! Çünkü bilmiyorum
hangi kitap. Hepsini istiyorum. O sıralarda evde de Küçük Prens
diye bir çizgi roman okuyordum. “Küçük Prens” dedim. Cevap
veremezsem, hadi o zaman git diyecek, diye korkuyorum.
Öyle demesin diye aklıma gelen tek kitabı söyledim, belki
çizgi romanın başka bir macerası vardır okumadığım diye.
“Küçük Prens var” dedi, Exupery’nin kitabını koydu önüme. Bir
kütüphanede ilk karşılaştığım kitap. Oturdum karıştırdım. Çok
tuhaf geldi, şaşırdım, ama çok etkilendim. Biraz okumaya
başladım, “burada mı okuyacaksın?” dedi. Başka bir
seçenek olduğunu bilmiyordum ki, “burada okuyacağım”
dedim. “Yok, istersen eve götürebilirsin” dedi. “Benim mi
oldu?” dedim. “Hayır” dedi “bunu alırsın şimdi ben
seni üye yaparım, gidersin okuduktan sonra geri
getirirsin, buruşturmadan, çizmeden yırtmadan.
Sonra ben sana yeni kitap veririm”. Ve hayatım
değişti, bir anda o duvardaki bütün kitaplar
benim oldu. Küçük Prens’in böyle bir önemi
var, bir kütüphanede ilk karşılaştığım,
okuyup hiçbir şey anlamadığım ama
yıllarca unutamadığım bir kitap. O
yüzden onu yayımlamak benim için
önemliydi.
Peki bir Boğaziçi Makine mezunu
niye hiç mesleğini yapmadan
gider yayıncı olur?
Tamamen dönemsel
aslında, biliyorsunuz
Türkiye’de çocuklar
meslek konusunda
çok iyi yönlendirilemiyorlar. Eskiden daha kötüydü, şimdi biraz
daha iyiler. Ve dönem dönem egemen meslekler vardır. Bir
dönem kadınlar için öğretmenlikti, bir dönem doktorluktu ki
aslında doktorluk her dönem gözde bir meslek, bir dönem de
mühendislik hatta inşaat mühendisliğiydi. Mesela Demokrat Parti
yıllarında inşaat mühendisliği gözde meslekti. Bizim dönemin
gözdesi de makine mühendisliğiydi. Bizim çocukluğumuz
icat etme oyunları ile geçti. Oturup düşünüyorduk, ütü icat
edildi, başka ne olabilir, böyle komik şeyler yapıyorduk
arkadaşlarla.
jules Verne’leri de okumuştunuz tabii.
Çok iyi hatırlattınız, asıl bunun tetikleyicisi jules Verne
tabii. Annem dedi ki “öğretmen ol”. Babam “doktor
ol” dedi. Bir gün doktora gittik, babam da “oğlum
doktor olacak” dedi. Doktor “aferin” dedi. Elime
ilaç prospektüsleri verdi. Minik minik yazılar var
üstünde. Çocukla ne ilgisi var, ben küçüğüm,
“bunları oku doktor olursun” dedi doktor.
O saniyede vazgeçtim. Çok isabetli oldu,
çünkü ben hastaneye gidince bile başı
dönen, midesi bulanan ürkek bir
nesildenim. Dolayısıyla iyi ki tıp
okumamışım.
Mühendisliği kendi irademle
isteyerek hedefledim ama hiç
yapmadım mühendisliği.
Mezun olur olmaz,
Redhouse’a girdim. Bir
akrabamla konuşurken
“ben mühendis oldum
KİTAPLARIN
BİR İŞLEVİ
DE ÇOCUKLARDA
BİR “APPRECIATION
OF ART” YANİ SANATI
TAKDİR ETME DUYGUSUNU
OLUŞTURMAYA YARDIMCI
OLMALARI. KÖTÜ DESENLER, İYİ
TASARLANMAMIŞ KİTAPLAR BU İŞLEVİ
GÖRMEZ.
röpOrtaj
98
sev
JR