akademik başarı gösteren öğrencilere ‘Grant’ denilen para
ödülleri veriyorlardı ve ben de güzel ödüller kazandım. Daha o
yıllarda ‘ödül’ sisteminin ne kadar önemli olduğunu fark ettim.
Şimdi de aynı şekilde okulda ‘ödül’ sistemiyle öğrencilerimizi
motive etmek istiyorum.
Buket Gök: Eğitimci olmaya nasıl karar verdiniz?
Eğitim alanına üniversite yıllarında başladım. Daha Üsküdar’da
öğrenciyken bile kardeşime ve hatta bazı arkadaşlarıma
İngilizce’de yardım ediyordum. UT Austin’de öğrenciyken
International Student Center’da part-time International Student
Counselor olarak çalışmaya başladım. Bu belki ilk profesyonel
öğretmenlik deneyimim sayılabilir. O yıllarda Amerika’ya
öğrenci olarak başvuran ve TOEFL sınavını ve sözlü görüşmeyi
geçmek için hazırlanan uluslararası öğrenci gruplarıyla çalıştım.
Buket Gök: Siz nasıl bir öğrenciydiniz?
Öğrencilik günleriniz nasıldı? Tarsus SEV
öğrencileri nasıl? Karşılaştırma yapabilir
misiniz?
Ben öğrenciyken Üsküdar Amerikan kız
okuluydu ve kız okulu olmanın verdiği bir
rahatlık vardı. Çok eğlenirdik. O zamanlar
çok küçük bir okulduk ve kampusta kalan
öğretmenlerimizle daha rahat sosyalleşebilirdik.
Ms. Nicholas ya da evlendikten sonraki adıyla Janet Gürmeriç
benim öğretmenimdi ve onun ikizleri okula geldiğinde öğlenleri
bahçede onlarla ilgilenmek için koştururduk. Hiç unutmuyorum
bir gün yaptığımız bir pizzayı tam pişiremedik ve yarı hamurken
yedik. Bütün öğleden sonra karnımız ağrımıştı. Ama insanın kendi
ürettiği şeyi kullanması, tüketmesi başka bir zevk ve özgüven
veriyor. O yüzden karın ağrısına değmişti açıkçası.
Derslere gelince ben süper bir öğrenci değildim. Ama çok
çalışırdım ve hep iyi notlarla geçerdim. Matematik en sevdiğim
dersti. Carol Garn, Alison Stendahl ve Sandra Çorbacıoğlu’dan
aldığım cebir ve matematik bilgisiyle, UT Austin’da 6 kredilik iki
matematik dersini sınıfa girmeden sınavla atladım. Onlara ne
kadar teşekkür etsem azdır. Bu başarımı onlara borçluyum.
Ben öğrencilerin karşılaştırılmasını çok doğru bulmuyorum.
Bence her öğrenci kendi içinde bireysel olarak değerlendirilmeli.
Babam her zaman ‘Bir elde beş parmak var ama her biri
farklıdır’ derdi. Şimdi çok daha iyi anlıyorum onu çünkü aynı
aileden gelen kardeşler arasında bile dünyalar kadar fark
olabiliyor ve bence bu çok doğal. Önemli olan kişisel farklılıklara
saygı duymak ve öğrencilerin kişisel yeteneklerini tamamen
tanımalarını sağlayarak tüm potansiyellerine ulaşmaları için
en iyisinin yapılması olduğuna inanıyorum. Bence gerçek
başarı bireyin kendini iyi tanıyabilmesi ve tüm potansiyelini
kullanabilmesiyle gerçekleşebilir.
Murat Barlas: Sizi daha yakından tanıyabilmek adına; hobileriniz
neler öğrenebilir miyiz? Pelin Çağlayan kendi başına kaldığında
neler yapar?
Seyahat etmeyi çok seviyorum. Hayata ve bilgiye karşı meraklı
bir yanım var. Yeni yerler görmek, yeni insanlarla tanışmak, yeni
tatlar, yeni kültürler... Müthiş bir keyif alıyorum çünkü her yeni
yer yeni bir heyecan ve yeni bir hikaye benim için. Bu maceracı
yanıma rağmen insanları şaşırtan evcil bir tarafım da var. Yemek
yapmayı, arkadaşlarımı ağırlamayı, dikiş dikmeyi, patchwork
yapmayı çok seviyorum.
Ayrıca yalnız yürüyüşler yapmak, araba kullanmak, yalnız
başıma yeni şehirlerde keşfe çıkmak, kitap okumak, sinemaya
gitmek ve spor yapmak da büyük bir keyif benim için. Evde
mutfağımda küçük saksılarda fesleğen ve nane yetiştirip, onların
büyümesini izlemek inanılmaz güzel. Bu yönümü annemden
aldığımı düşünüyorum. Annem mükemmel bir kadındır ve ondan
çok şey öğrendim.
Üsküdar mezunu olmanın ayrıcalığını bu noktada çok yaşadım.
UT Austin’den sonra öncelikli olarak finans ve yöneticilik
alanında çalışmış olsam da eğitimci olmaktan hiç ayrılmadım.
Hewitt Associates’ta danışman olarak çalışırken aynı zamanda
yeni işe alınan analistlerin eğitim süreçlerinde hem eğitmenleri
hem de mentorları olarak görev aldım. Bu yüzden ben
öğretmenliğe hiç ara vermediğimi düşünüyorum. Sonra Üsküdar
SEV... Üsküdar SEV’de işe başlarken çok heyecanlıydım. Yıllar
sonra mezun olduğum kampusa öğretmen olarak geri dönmek
benim için çok önemli ve gurur vericiydi. O zamanlar okul
müdürümüz ve şimdi SEV Eğitim Koordinatörü Dilek Yakar’ın
desteği çok oldu. İlk okuttuğum öğrenciler bu yıl liseye başladılar
ve şimdi onları Robert, ÜAA ve TAC’de görmek ve iyi haberlerini
almak o kadar güzel bir duygu ki.
Murat Barlas: Tarsus SEV’e gelmeye nasıl karar verdiniz?
Tarsus SEV sayfasını yine değerli Dilek Yakar açtı bana. Üsküdar
SEV’de bir gün bana ‘Seni Tarsus SEV’e okul müdürü olarak
önermek istiyorum’ dedi. ‘Çok mutluluk ve gurur duyarım’
dedim. Şimdi buradayım.
röportaj
82
sev
jr